ANDREY TARKOVSKİ SİNEMASI
Yaşadığı dönemin klişe değerlerine ve anlamsız kalıplarına baş kaldıran Andrey Tarkovski 4 Nisan 1935 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyet’inde doğmuştur. Sovyet Rusya’nın Dünya çapında en önemli sinemacısı olan yönetmen, Ünlü Şair Arseniy Tarkovsky’nin oğludur. Sinema sektörüne girmeden önce müzik ve Arapça üzerine dersler alan sanatçı, 1962 yılında çektiği İvan’ın çocukluğu filmi ile Venedik film festivalindeki büyük ödülün sahibi oldu. Zengin bir düşünce dünyasına ve tahlil yeteneğine genç yaşlarda ulaşan Tarkovski, ilk filmlerinden itibaren bu duruşunu sinemaya aktarabilmiştir. Sinemadan yüksek paralar kazanarak milyoner olma gibi bir dileğinin olmadığını, olsa bile bunu gerçekleştirebilecek insanlarla hiç çalışmadığını, 1970 tarihindeki notlarında belirtmiş. Kısaca Andrey Trakovski sineması, birbirini takip eden imgelerin ve düşüncelerin anlatımıdır. Savaş karşıtlığı, bireyselleşme ve inanç dünyası gibi konuları derinlemesine ele alarak, insanın var olma sorunsalına dair ciddi bir tartışma zemini oluşturmuştur. Bu düşüncesini 1964 yılında yazdığı “ Sinema, insanoğlunun ahlaki ve manevi var oluş meselesini derinlemesine anlatabilecek bir sanat dalıdır” ifadesi ile destekler. Tarkovski sinemasındaki karakterler, toplumdaki yanlış giden meseleleri fazlaca dert edinen ve bunun sonucunda psikolojik sorunlar yaşayan bireylerdir. Rahatına düşkün, konformist tiplemeler asla yönetmenin dünyasında dikkat çekmez. Yönetmenin çok küçük yaşlarda tüberküloza yakalanıp, 1 yıl hastanede yatması, hayatı çok daha gerçekçi bir pencereden ele almasında etken olabilir. Zaman mefhumunu takıntılı düzeyde inceleyen yönetmen 1972 yılında yazdığı bir notta, zaman için şunları söylemektedir: “En olağanüstü keşiflerin bile zamanın varlığı içinde bizleri beklediği inancı, yılladır içimi hep kemiren bir olgudur. Dünyadaki her şey hakkındaki bilgimiz, zaman kavramı konusundaki bilgimizden hep eksiktir”. Zamana dair düşüncelerine ilham olan kaynak, Rus edebiyatındaki karakterler ve Marcel Proust’un kayıp zamanın izinde, kitabındaki “ Anıların dev binasını canlandıralım” sözüdür. Özetle Andrey Tarkovski sinemasında olaylar, düşler, kişiler ve zaman, birer katman halinde birbiriyle iç içe geçer, sonunda zamanın her şeyin belirleyicisi olduğu fikri, egemen kılınır. Sanatçı, 28 Aralık 1986 tarihinde Paris’te, Akciğer kanserinden yaşamını kaybetti. Kısa ömrü içinde Tarkovski, kült haline gelmiş şu sinema filmlerini çekti.
- İvan’ın Çocukluğu (1962)
- Andrey Rublev (1966)
- Solaris (1972)
- Ayna (1975)
- Stalker (1979)
- Nostalji (1983)
- Kurban (1986)
Bir yanıt bırakın