Antalya’nın Antik Şehirleri

Perge antik kenti

Tarihte, Yunan matematikçi Pergeli Apollanius’un yaşadığı şehir olarak geçen Perge antik kenti, Antalya ilçelerinden Aksu sınırlarındadır. Kent, Antalya ilinin 18 km doğu istikametindedir. İçerisinde bulunan akropollerin tunç çağı döneminde inşa edildiği hesaplanan bölge, Pamfilya bölgesinin de başkenti olmuştur. Tarih öncesi çağlara ait mağara ve yerleşkelerinde bulunduğu şehir, Helenistik dönemin refah ve huzur kenti olarak adlandırılmıştır. Karain mağarası, öküzini mağarası, Badem ağacı, Beldibi en eski yerleşim alanlarına örnektir. Kurulduğu Pamfilya ovasının elverişli bir alana sahip olması, Perge’nin, dönemin en sık ziyaret edilen kentlerinden biri olmasını sağlamıştır. M.Ö 4000 ila 3000 yılları arasında inşa edildiği düşünülen Perge Akropolisi bölgenin sembol yerleşkesidir.

Şehrin ekonomi merkezi Agora

Arkeolojik kazılar ile gün yüzüne çıkan taş örnekleri, Perge’de cilalı taş devrinin yaşandığını ispatlar niteliktedir. Orta Anadolu çömlekçilik eserlerine rastlanılan kazılarda, el sanatlarına duyulan ilgi ortaya çıkar. Hattuşa kazılarında Perge antik kenti ile ilgili, M.Ö 1230 yılına ait levhalarda, kentin Hititler için önemini anlatan yazılar mevcuttur. Vasal krallğı ile Hititler arasındaki savaş sonucunda, Perge işgal edilmemiş; bağımsızlığını korumuştur. Büyük İskender ve sonrasında da Roma İmparatorluğu hakimiyetine giren kentin önemli eserleri arasında, tiyatro binası ve stadyum öne çıkar. 13 bin kişi kapasiteli, korkuluklarla çevrili tiyatro alanı içerisinde gladyatör dövüşlerinin de yapıldığı bilinmektedir. Şehrin ekonomi merkezi Agora, Sütunlu cadde, Helenistik kapı ve Güney hamamı, bölge içerisinde yer alan diğer önemli eserlerdir.

Rhodiapolis

Tarihte, Rodoslular tarafından kurulduğu bilinen Rhodiapolis,  Antalya ili Kumluca İlçesi, Sarıca köyü mevkiinde, yüksek bir tepede yer alır. Kentin adının Mopsos’un kızı Rhodos’tan geldiğine inanılmaktadır. En önemli simgesi Opramoas olan şehir, Likya kentler Birliği üyesiydi. Kentte yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen sikkelerden bu konu açıkça anlaşılmaktadır. Kentin ortasında yaklaşık 1500 kişilik, Grek mimari üslubunda, küçük bir tiyatro yer alır.  Tiyatro içerisinde 10 metre uzunluğunda, orkestra vardır. Proskene cephesine bakan ve 5 kapılı olan duvarların tamamı, kitabelerle doludur. Tiyatro binasının arkasındaki anıt mezarlar ise günümüze kadar varlığını sürdürebilmiştir. Bölgenin doğusunda yer alan bir diğer dikkat çeken eser ise, Roma hamamıdır. Hamamın mimari özelliği, Anadolu’daki diğer hamamlar ile benzerlik gösterir.

Agora ve stoa bölümleri

Kenti gezerken en dikkat çeken bölüm harçlı ve harçsız olarak küçük taşlardan yapılmış kişilere ait olan evlerdir. Çeşitli yerlere yayılmış olarak görülen kitabelerde genellikle şehir hayatında yapılan hayır işleri kayıtlıdır. Anıt mezarlarda ise 19 Procuator mektubu, 33 adet birlik toplantıları yazılıdır. Bu yazıtlar bütün Anadolu kentleri içerisinde kayıt altına alınmış en uzun yazıtlardır. Rhodiapolis kent merkezindeki agora ve stoa bölümleri birbirine eşit tasarlanmıştır. Agora bölgesinin batı bölümünün üst kısmı, stoa bölgesi ile tamamlanmıştır. Değişik mimari üslupta yapılmış sarnıçlar, kentin görünümüne estetik kazandırır. Şehir düzenlenmesinde ana eksene dizilmiş, Apoditerium, Frigidarium, Tepidarium ve Caldaryum aynı kol üstünde simetrik bir görüntü arz eder.

Xanthos

Antalya Kaş’a bağlı Kınık köyünde bulunan Xanthos antik şehri, kadim Likya kenti olarak bilinir. Tahmini olarak M.Ö 1200 yıllarında kurulmuştur. Kent, Unesco dünya kültür mirası listesindedir. Yazılı metinlerden Likya’nın başkenti olan Xantos, geniş bir ovaya bakan iki tepe üzerine kurulmuştur. Tepenin birinde, Likya Akrapolü, diğerinde ise; Büyük Roma Akropolü bulunmaktadır. M.Ö 1184 yılında gerçekleşen Truva savaşında, Likya komutanlarının bu kentten geldiği bilgisi, Homer’in İlyada eserinde geçmektedir. M.Ö 545 yılında Pers istilasına uğrayan kent, bağımsızlığını kaybetmiştir. Tarihte pek çok kez istilaya uğrayıp yıkıldığı anlatılan Xantos antik kenti, yeniden inşa edilerek, yerleşim yeri olarak kullanılmaya devam etmiştir. Kalıntıları M.Ö 8.yüzyıla uzanan kent, uzun yıllar Likya dini birlik merkezi olmuştur.

Likya medeniyet kenti

Arkeolojik kazılar ile ilk defa 1838 yılında gün yüzüne çıkan Likya medeniyet kenti, Avrupalı tarihçilerin yoğun ilgisi ile karşılaşmıştır. Özellikle Likya ve Arami dilerinin yazılı olduğu Kherei anıtı, bölge hakkında önemli bilgiler sunar. 3.5 mt yüksekliğindeki bu anıt, dört köşelidir. Üst bölgesi bulunamadığından ebatları tam olarak bilinmemektedir. Likya medeniyetini Avrupa’ya duyuran Xantos kentinin ören yerlerinde, 1950 yılında Fransız arkeologlar tarafından başlayan kazılar, 2011 yılından itibaren ülkemiz arkeologlarınca yürütülmektedir. Pek çok savaşa ev sahipliği yapmış bölgedeki kalıntılar arasında, Likya dökme anıt mezarları, lahit mezarlar ve kaya mezarları bulunur. Kent içinde bulunan tiyatro ve kilise de görülmesi gereken eserler arasındadır.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*