KUTSAL ŞEHİR “KUDÜS”
Üç büyük din içinde kutsal olarak kabul edilen Kudüs, Yahuda dağlarına paralel olarak yürüyen platonun güney tarafındadır. İsrail ve Filistin arasındaki anlaşmazlık konularının başında gelir ve iki tarafta şehri kendi devletlerinin başkenti sayar. Coğrafi olarak oluşum süreci ilk çağlara kadar uzanan kent, bugün vadiler ve nehir yatakları ile çevrilidir. Eski Kudüs olarak bilinen bölge Kidron, Hinnom ve Tyropeon vadilerinin çevrelediği kısımdadır. Zeytin dağları, Kidron vadisinde ikiye ayrılarak, Kudüs’e doğal bir sınır çizer. Akdeniz’e yaklaşık 30 km uzaklıkta olan Kudüs’ün su sıkıntısı her dönem devam etmiştir. Antik çağlarda, incir, badem ve zeytin ağaçlarıyla çevrili olan bu kadim şehir, tüm yeşilliklerini susuzluk sebebiyle kaybetmiştir. Güneyinde Beyt-ül Lahim, doğusunda Abu Dis ve Ma’ale Adumin, batısında Mevaseret Zion, kuzeyin de ise Ramallah ve Giv’at Ze’ev şehirleri vardır. Şehrin batı kısmındaki ormanların bulunduğu yerdeki Herzl Dağı, bugün İsrail tarafından milli mezarlık olarak kabul ediliyor.
Şehir tamamen Akdeniz iklimine sahiptir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise yağışlı ve ılık geçer. Bölgede yılın en soğuk ayı ocaktır ve ortalama hava sıcaklığı 9 dereye kadar düşer. En sıcak aylar ise Temmuz ve Ağustostur. Ortalama yaz sıcaklığı da 24 derece olarak geçer. Şehrin ortalama nüfusu 875 bin civarıdır. Bu nüfusun %60 Yahudi, %38’i Müslüman ve %2’si ise Hristiyan’dır. Bugün bu oran, bölgede yaşanan iç çatışmalar ve göç sebebiyle sürekli değişmektedir.
Kudüs’te yapılan arkeolojik kazılar sonucunda ortaya çıkan bulgular, şehrin M.Ö 5000 yılları civarında kurulduğunu gösteriyor. Asıl yerleşim ise biraz daha ilerleyen zamanlarda, M.Ö 2000 ile 1200 yılları arasında olmuştur. Bölgede çalışma yapan arkeologların ortak görüşüne göre Kudüs, Sami hakları tarafından M.Ö 2600 yılında kurulup, yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. İlk yerleşim noktası Ofel tepesidir. Bronz çağı döneminde ise şehir, Mısır Krallığına bağlı bir belde idi. Dönemin Mısır firavunları tarafından yaptırılmış bazı binaların kalıntıları, yapılan kazı çalışmaları sonucunda gün yüzüne çıkarılmış. Kudüs, M.Ö 970 ve 930 yılları arasında Davud peygamber ile oğlu Süleyman peygamberin krallıkları tarafından yönetilir. Tapınak dağı, kutsal ahit sandığı ve Süleyman tapınağının burada olduğuna inanılıyor. Şehir, 587 yılındaki büyük Babil istilasına kadar İsrail Krallığının başkenti olarak kalmıştır. M.Ö 722 yılında Asurluların kuzey bölgesini işgal etmesinden sonra M.Ö 587 yılında da Babillilerin Yahuda ve Kudüs’ü İşgal etmesi sonucu, tarihte Birinci tapınak krallığı olarak adlandırılan dönem, sona ermiştir.
Kudüs Babil işgalinin ardından Pers egemenliğine girmiş ve bu dönem M.Ö 516 ve 445 yılları arasında devam etmiştir. Pers Kralı Büyük Kiros’un Babil istilasında bölgeyi terk eden Yahudileri tekrar çağırması ve onları eski muhitlerine yerleştirmesinden sonra bölge, yeniden Yahudilerin dini merkezi haline gelir. Pers hakimiyetini takiben bölge, Büyük İskender orduları tarafından ele geçirilmiştir. Daha sonra Roma imparatorluğu tarafından alınan Kudüs uzun yıllar Roma devletinin önemli kentlerinden birisi olur. Bu süreç İslam Halifesi Ömer İbn el-Khattab’ın islam ordusuyla Kudüs’ü fethetmesinden sonra biter. Mekke merkezli İslam devletinin sınırları 640 yılında Kudüs’e kadar uzanmıştır. Bu dönemde Müslümanlar Kudüs için Medînet Beytü’l-Makdis (Tapınak Şehri) ismini kullanılmışlardır. Mekke şehrindeki Kabe’nin Kıble olarak ilan edilmesinden önce, Kudüs, 16 ay boyunca Müslümanların kıblesi olmuştur.
1099 yılında Fatımilerin egemenliğine giren Kudüs, 1187 yılında Eyyübi sultanı Selahattin Eyyübi tarafından fethedilir. Yoğun işgal ve savaşlarla geçen dönem nedeniyle Kudüs gelişememiş ve bir kasaba konumunda kalmıştır.
1517 yılında Osmanlı himayesine giren Kudüs, 1917 yılına kadar tam 400 yıl, bu himaye altında yaşar. 1917 yılında gerçekleşen Kudüs savaşından sonra şehir, İngiliz General Edmund Allenby komutasındaki ordu tarafından ele geçirilir. 1922 Lozan anlaşmasında alınan karar gereği Kudüs, Irak ve Ürdün’le birlikte Birleşik Krallığın manda yönetimine devredilir. 1947 yılında bölgede, Birleşmiş milletler gözetiminde bir özerk yönetim oluşturulur. 1948 savaşından sonra 10 yıl içinde bölge halkının referandumla kendi yönetimini belirlemesi karara bağlanır. İngilizler Filistin’den çekilir ve İsrail bağımsızlığını ilan eder. İsrail’in kuruluşundan sonra Kudüs Başkent olarak ilan edilir. Bu süreçten hemen sonra Ürdün, doğu Kudüs’ü ele geçirir ve burayı 1953 yılında ikinci başkenti ilan eder. Bu durum 1967 yılına kadar sürmüştür. 1967 yılındaki 6 gün savaşlarında İsrail Doğu Kudüs’ü Ürdün’den alarak, kendi toprakları arasına katar. 1980 yılında Kudüs’ü daimi başkenti ilan eden İsrail, bölgede yaşayan Arap halkına isterlerse oturma izni, isterlerse vatandaşlık vermeyi teklif etmiştir. Bir belirsiz içinde bugüne ulaşan Kudüs, Müslüman Filistinlerinin İsrail ile yaşadığı kanlı çatışmalara sahne olmaya devam ediyor. Binlerce yıl peygamberlere ve köklü devletlere ev sahipliği yapan bu tapınaklar kenti için huzurun geleceği günler, sağduyu sahibi tüm insanların ortak duasıdır.
Bir yanıt bırakın