ASPİRİN NEDİR?

ASPİRİN NEDİR?

Aspirin, ağrı, enflamasyon ve ateşi azaltma etkisine sahip olan asetilsalisilik asit bileşenli bir ilaçtır. Dünya sağlık örgütünün temel ilaçlar listesinde yer alan Aspirin aynı zamanda kan sulandırıcı işlevi de görmektedir. Kalp rahatsızlığı ve damar tıkanması olan hastalara gerek görüldüğünde doktorlar tarafından uygun dozda önerilir. Aspirinin etkin olduğu rahatsızlıklar şöyle sıralanabilir:

  • Nevralji, siyatik, baş ağrısı, diş ağrısı ve adet sancılarına bağlı ağrıları giderir.
  • Grip ve soğuk algınlığına bağlı çıkan ateşi düşürme konusunda etkilidir.
  • Lumbagoda ve romatizma enflamasyonlarını azaltır.
  • Migrenin semptomatik ağrılarını hafifletir.
  • Boğaz ağrısını dindirmekte etkilidir.
  • Kardiyovasküler hastalıklarda doktor önerisi doğrultusunda kullanılabilmektedir.

Aspirin ilacı genellikle 81mg ile 325-mg arası dozlarda kullanılır. Yapılan bilimsel deneyler de iki doz arasında etki anlamında çok bir farka rastlanılmamıştır.

ASPİRİNİN TARİHİ

Aspirini bulan kişi, kimyager Felix Hoffmann’dır. Mucit eczacı Hoffmann 1897 yılında söğüt ağacından elde ettiği saf asetilsalisilik asidin ağrı giderme ve ateş düşürmede etkili olduğunu keşfeder. Bu keşif aspirin ilacının doğmasına neden olmuştur. Asetilsalisilik asidin felç, kalp krizi ve bazı kanser türlerini önleyici etkide olduğu, tıp dünyasında genel kabul görmüş bir konudur. 1900’lü yılların başında Avrupa’daki grip salgınını durduran aspirin o yıllardan sonra adeta bir mucize ilaç olarak görülmeye başlamış. Günümüz tıp hastalıklarında genellikle kan sulandırma, felci azaltma ve bazı kanser rahatsızlıklarını yavaşlatma konuları ile özdeşleşen aspirinin asıl üretim amacı, ateşli hastalıklarla savaşmak ve ağrıları dindirmekti.

Aspirinin ham maddesi olan asetilsalisilik asidin belirli rahatsızlıklardaki iyileştirici etkisi keşfedilmiş fakat bu salisilik asidin bunu nasıl yapabildiğine dair herhangi bir tespit yapılamamıştı. Bunu, 1971 yılında farmakolog Sir John R. Vane yapar. İlacın vücutta sağladığı iyileştirici etkiyi formülize ederek anlatan bilim insanı bu buluşundan dolayı 1982 yılında Nobel Tıp Ödülüne layık görülür. İlerleyen yıllarda Aspirin’in etkileri üzerindeki bilimsel çalışmalar devam etmiştir. Kılcal damarları açtığına, kolon kanseri tedavisine yardımcı olduğuna dair bulgular, tıp dünyasında bugün de konuşulmaya devam eden konulardır.

Latince söğüt anlamına gelen Salix kelimesi salisilik asidin de isim kökü olarak seçilmiştir. Söğüt ağacının kabuğu ve yapraklarında bulunan bu doğal mineralin ağrı kesici ve ateş düşürücü etkisi Hipokrat’tan beri bilinmekteydi. Edward Stone’nun ağacın kabuklarını kurutup sıvıyla kaynatması sonucu, aspirin ilacının ilk kullanımı da başlamış oluyordu.

Tıp dünyasında Aspirin üzerine yapılmış çalışmalardan ödül alanları şunlardır:

  • 1995: Dr. Patricia Torres Bozza, aspirinin beyaz kan hücreleri üzerindeki etkisini kanıtladı
  • 1999: Dr. Min-Jean Yin, ilacın iltihap giderici etkisini araştırır.
  • 2002: Dr. James Hennan, kalp-damar hastalıklarını önlemedeki etkisini ortaya koyar.
  • 2004: Dr. Leon İri aspirinin, Kupferwasser, ‘Staphylococcus aureus’ bakterisinden kaynaklı mikrop enfeksiyonlarını zayıflattığını belirtir.

Kaynakça:

(15 Mayıs 2021). “Comparative Effectiveness of Aspirin Dosing in Cardiovascular Disease”. New England Journal of Medicine (İngilizce). doi:10.1056/NEJMoa2102137.

Bernd Schäfer: Naturstoffe in der chemischen Industrie. Spektrum Akademischer Verlag, 2007, ISBN 978-3-8274-1614-8, S. 277.

Jeffreys, Diarmuid (2005). Aspirin: Mucize İlacın Çarpıcı Öyküsü

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*