İLAHİ AŞKIN ŞAİRİ: “YUNUS EMRE”

İLAHİ AŞKIN ŞAİRİ: “YUNUS EMRE”

Anadolu’ya Türkçe şiirin temellerini atan Mutasavvıf  ve Şair Yunus Emre’nin 1238 yılında başlayan hayatı, Eskişehir Sivrihisar’daki Sarıköy’de başlamış, sonraki yıllarda Ankara Nallıhan’daki Taptuk Emre Dergahına yerleşmesiyle devam etmiştir. Duru ve öz Türkçe ile yazdığı şiirlerinde Dünya hayatının geçiciliğini ve insanın en büyük düşmanının kendi nefsi olduğunu işlemiştir. Şairin yaşadığı dönem Anadolu’nun beyliklere bölünerek yönetildiği zor yıllardır. Ahmet Yesevi’nin temellerini attığı tekke şiirlerine yepyeni bir soluk getiren Yunus Emre, kendine has üslubu ile Türk şiirini Anadolu’ya yeniden aktarmıştır. Güçlü vurgularla ördüğü şiirlerinde, ölüm, varlık, Allah Sevgi, merhamet, insan sevgisi gibi temaları işlemiştir. Onun şiirde ortaya koyduğu özgünlük yalnız tekke şiirinde değil, divan edebiyatında da köklü etkiler ortaya koymuştur.  Çağının düşünme biçimini dünya görüşünü ve sorunlarını kendine has arı bir Türkçeyle dizelere döker. Yaşadığı dönemden başlayarak tüm şiirleri ezberlenip 14. Yüzyıldan itibaren ozanlar ve dervişler vasıtasıyla Osmanlı sınırları içerisinde kulaktan kulağa dolaşmağa başlamıştır. Şiirleri tüm Anadolu ve Rumeli coğrafyasında varlık gösteren Bektaşi ve Melami dergahlarındaki düşünce hayatına tercüman oldu. Halk edebiyatına kaynaklık eden dizeleri, yaşadığı Yüzyılın tercümanlığını yapmıştır. Şiirlerinde, Miskin, biçare, Tapduklu, aşık, derviş gibi mahlaslar kullanmıştır. Aşık anlamına gelen Emre ismini bazı şiirlerinde vurgulaması, ilerleyen yıllarda ozanın Yunus Emre olarak anılmasına vesile olmuştur. Doğduğu yer belirsizlik gösterse de Ankara Nallıhan’daki Taptuk Emre dergahında geçirdiği yıllar, daha fazla bilinen dönemdir. Dergaha Hacı Bektaş-ı Veli Tarafından gönderildiği rivayet edilir.

Yunus Emre bazı kaynaklarda Ummi olarak anlatılsa da şiirlerinde kullandığı Beliğ tekniği onun iyi bir tahsil gördüğünü gösterir. Şiirlerinde Farsça ve Arapça kelimelerin yanında bilgi içeren dizelerin olması, kültürel yapısının ne kadar güçlü olduğuna işarettir.  Mevlana’nın Divan-ı Kebirini ve İranlı Şair Sadi’nin şiirlerini Farsçadan tercüme edecek kadar o dile hakimdir. Kuran-ı Kerimi de anlayarak okuyan Yunus, peygamberler tarihini de bilmekteydi. Şairin Yunan-Roma mitolojisindeki olaylardan, Kuran-ı Kerimdeki kıssalardan bahsediyor olması, tefekkür dünyasının ne kadar geniş olduğunu gösterir. Moğol istilası altında zor günler geçiren Anadolu’da açlık ve kıtlık dolu günlerde, mezhep ayrılıklarının zirve yaptığı dönemlerde Yunus Emre’nin düşünceleri ve şiirleri insanlığa teselli ve umut getirmiştir. Bu sancılı yıllarda Yunus, Ahi Evran ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi Alimlerin izinden giderek, Allah sevgisini, güzel ahlakı ve İslam düşüncesini yüceltmeye gayret etmiştir. Bir nefis terbiyesi olarak adlandırdığı seyahatlerini Urum, Şam diyarından başlayarak sürdürmüş, sonrasında Anadolu’yu diyar diyar gezmiştir.

Yunus Emre şiirlerinin 138’ini Aruz, diğerlerini de Hece vezniyle yazmıştır. Şiirlerinin ne zaman kayıt altına alınarak bir divan haline getirildiği, bilinmiyor. Divanına ait Bursa Nüshası 1400’lü yıllara ait bir eserdir. 1540 yılında yazıldığı düşünülen Fatih nüshası ve Nuri Osmaniye Nüshası da şairin kayıt altına alınmış çalışmalarıdır. Yunus Emre’nin şiir tekniği Sufi gelenek türü olan ilahi, nefes ve nutuktur. Bunlar Hakkı anlatan dervişlerin genel anlatım tarzıdır. Bazı şiirlerinde devlet adamlarını ve dervişliğe yakışmayan hareketlerde bulunanları ser bir biçimde yerdiği biliniyor. Şiirlerini Sehl-i Mümteni, yani kolay gibi görünse de okumaya başlayınca ne kadar zor olduğu anlaşılan bir yazım tarzında yazmaya başlamış sonraları geliştirerek devam ettirmiştir. Yunus Emre’nin “Divan” isimli eserinin yanında “Risâletü’n Nushiyye isimli mesnevi türünde yazdığı bir eseri daha bulunmaktadır. İslam düşüncesinin ve İlahi sevginin bu büyük ozanının mezarı, tarihçilerin ortak kanaatine göre Sivrihisar Sarıköy’dedir. Beyazıt kütüphanesindeki resmi kayıtlara göre ise vefat tarihi 1320 olarak kabul edilmiştir. Büyük şairin deryalar aşan şiirleri, günümüzün dertli gönüllerine de huzur taşımağa, devam ediyor

 

Aşkın aldı benden beni

Bana seni gerek seni

Ben yanarım dün ü günü

Bana seni gerek seni

 

Yunus’dürür benim adım

Gün geçtikçe artar odum

İki cihanda maksudum

Bana seni gerek seni

YUNUS EMRE

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*