HATAY

Medeniyetlerin buluşma noktası.

Hatay, Akdeniz Bölgesi’nde yer alan Türkiye’nin güney şehirlerinden biridir. Tipik Akdeniz beldelerinden olan şehrin diğer deniz şehirlerine de kıyısı bulunuyor. Merkezi ilçesi Antakya olan Hatay, 2021 yılındaki nüfus verilerine göre 1.670.712 kişinin yaşadığı bir kenttir.  Doğusuna ve güneyine Suriye, batısına Akdeniz, kuzeybatısına da Adana düşer. Kuzeyinde ise Osmaniye ve Gaziantep şehirleri vardır. Hatay ismi, 1930’lu yıllarda kente verilmiş bir isim olarak tarihi kayıtlarda yer alıyor. Osmanlı döneminde Hatay’ın bugün bulunduğu yer, İskenderun olarak anılmaktaydı.  Şehir, Osmanlı devletinin himayesinde uzun yıllar Halep Eyaleti’ne bağlı bir sancak olarak var olmuştur. Fransa ile Suriye arasındaki Eylül 1936 tarihli anlaşmada da şehrin ismi “Sandjak d’Alexandretta” (İskenderun sancağı) olarak geçmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte İskenderun ve Antakya şehirleri Türkiye sınırlarının dışında kalmıştır. Bu iki bölgenin birleşerek Hatay ismini alması, TBMM’deki görüşmeler sonucu olmuştur. Müzakerelerde Antakya ve İskenderun yöresine yerleşenlerin Çin’in Hatay Türklerinden oldukları, dolayısıyla buranın isminin de Hatay olarak değiştirilmesi kararı çıkmıştır.

Kuzeyden başlayarak tüm yönlerin buluştuğu bir kavşak konumunda olan Hatay ülkelerin ve devletlerin ticareri faaliyetlerinde hep önemli olagelmiştir. Deniz yolculukları ve hacı kervanları için bir konaklama yeri olan şehir, çeşitli bölgelerden gelen insanlar için de bir kültür alışveriş merkeziydi. İskenderun bölgesi ise daha ziyade Mezopotamya bölgesi ile Güneydoğu Anadolu bölgesi arasındaki liman ticaretine ev sahipliği yapıyor. Antakya bölgesi kültürel etkinliklerin İskenderun bölgesi ise ticaretin merkezidir demek, yerinde bir tanımlama olacaktır. Helenistik Dönemde ve Roma İmparatorluğu hakimiyeti sırasında Hatay, dünyanın sayılı uygarlık merkezlerinden birisiydi. Osmanlı devletinin himayesine geçince ise kent, tam bir ticaret ve kültür merkezi haline dönüşür. Şehir özellikle 1950’li yıllardan sonra hızla gelişerek, Türkiye’nin sayılı ticaret, sanayi ve ihracat noktalarından biri konumuna yükselmiştir.

Hatay, kuzey ve doğu yönünden de eşit enlem ve boylam hatlarına sahip bir yerleşim bölgesidir. Şehrin %46’sı dağ, %33’ü ova ve %20’si de yayla ve yamaçlarla sarılıdır.  Kuzeyden güney istikametine doğru uzanan Nur Dağındaki 2.240m yüksekliğindeki Mığırtepe, şehrin en yüksek noktasıdır. Dağların diğer yüksek noktaları ise sırasıyla 1.739 m yüksekliğindeki Ziyaret dağı ve Keldağ’dır.

Arap-Nubia kalkanının Anadolu kara kütlelerini itmesiyle oluşan Hatay, dokusunu oluşturan coğrafi olayların tarih boyunca devam etmesi sonucunda bugünkü karasal yapısına kavuşmuştur. Lübnan’daki Bekaa Vadisi’nden doğan Asi Nehri, Suriye ve Hatay’dan geçerek Karasu ve Afrin Çayı’na dökülür. Samandağ deltasından Akdeniz’e akan nehir, Hatay tarımının can damarıdır. Amik Ovası‘nda bulunan Amik Gölü ise, 1970’lerden itibaren kuruyarak ova tarımı için daha fazla tarım alanının doğmasına vesile olmuş. Şehrin dahil olduğu İklim, tipik Akdeniz iklimidir. Kışlar ılık ve yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçer. İç kesimlerdeki dağlık alanlar, kıyı bölgesine göre daha soğuk ve kurudur. Hatay şehri, sahip olduğu maden yatakları sayesinde bugün Türkiye’nin en büyük demir-çelik fabrikası olan İskenderun demir çeliğe ev sahipliği yapıyor. Yayladağı ilçesinde çıkarılan Hatay Gülü ismindeki renkli mermer, dünyaca ünlüdür.

Hatay’ın 15 ilçesi bulunuyor, bunlar: Altınözü, Antakya, Arsuz, Belen, Defne, Dörtyol, Erzin, Hassa, İskenderun, Kırıkhan, Kumlu, Payas, Reyhanlı, Samandağ ve Yayladağı’dır. Akdeniz bölgesinin en büyük limanı İskenderun’dadır, bu nedenle nüfusun önemli bir bölümü bu bölgede ikamet eder. Antakya ilçesinin de yer aldığı turinçgiller üretim faaliyetleri, bölgenin en önemli geçim kaynağıdır.

Hatay, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş, Elbistan ve Pazarcık merkezli 7.8 ve 7.6 büyüklüğündeki  depremlerin içerisinde yer alarak büyük bir sarsıntı yaşamıştır.  20 Şubat günü Defne ve Samandağ ilçelerinde yaşanan 6.4 ve 5.8 şiddetli dört büyük deprem kentin tarihi ve sosyal mekanlarını büyük ölçüde yıkıma uğrattı.  Antakya, Hassa ve Defne ilçeleri, Hatay’ın depremden en çok etkilenen ilçeleridir. Depremlerde sadece Hatay’da 20.000 in üzerinde insan vefat etmiştir. Yine yüzbinlerce insan, depremdeki yıkımlar sonucunda evlerini terk ederek başka bölgelere taşınmak zorunda kaldı.

Tarihi boyunca farklı inanç ve kültürel değerlerin yaşam sürdüğü Hatay,  içinden çok sayıda şair, siyasetçi, sanatçı ve bilim adamı çıkarmıştır. Bu zenginlik zaman içerisinde, kentin kültürel dokusunu meydana getiren temel kaynakları besler hale dönüşmüş. Şehrin sahip olduğu bütün kültürel gelişim çizgileri, bugün de tarihi yapılarda, etkinliklerde ve törenlerde kendini göstermektedir.  Hatay müzelerini gezenler, farklı yıllarda yaşamış toplumların sanat faaliyetlerini, etkinliklerini ve gelenek, göreneklerini yakından inceleyebilir. Tarih boyunca farklı din ve inançların hep bir arada yaşadığı Hatay, bu özelliği sayesinde medeniyetler beşiği lakabıyla anılmaktadır. Bugün de aynı yaşam kültürünün devam ettiği şehir, İslam, Hristiyanlık ve Musevilik inançlarının iç içe yaşadığı kadim bir beldedir. Şehirde cami, kilise ve havralar yan yana varlıklarını sürdürmeye devam ediyor. Hatay toplumunun içinde bulunduğu derin kültürel yapı, inanç farklılıklarının hiçbir zaman bir sorun olmamasını sağlamıştır. Hatay medeniyeti içinde yer alan bütün farklılıklar, bu kente ait kültürel zenginliğin birer nişanesidir.

Zengin mutfak kültüründen ötürü UNESCO tarafından “gastronomi şehri” ilan edilen Hatay’ın sevilen yemekleri şunlardır: Tepsi kebabı, Hatay döneri, oruk, aşur, fellah köfte, şiş börek çorbası, kabak borani, kaytaz böreği, humus, abugannüş, sarma içi, cevizli biber, çökelek salatası, kekik salatası. Hatay’ın tarihi yerlerini gezmek oldukça zaman alacak bir faaliyettir. Pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış kentin içinde bulunan tarihi eserler şöyle sıralanabilir: Darbısak Kalesi, Bakras Kalesi, İssos Antik Kenti (Epiphaneia), Habib–i Neccar Camii, Titus Tüneli ve Beşikli Mağara, Aziz Simeon Manastırı ve St. Pierre Kilisesi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*