KİBRYA ANTİK KENTİ / BURDUR

KİBRYA ANTİK KENTİ

Kibyra, Burdur’a 110 km uzaklıkta yer alan Gölhisar ilçe sınırlarındaki Akdağ eteklerine kurulu, Antik Likya kentidir. Deniz seviyesine olan yüksekliği 1100–1300 m arasındadır. Dalaman (İndus) Çayı, Böğrü delik ve Deli yaraz yaylasından gelen su kaynakları Kibira’dan geçer. Tarım ve hayvancılık bu bölgede oldukça gelişmiştir. Kentin üzerinde geniş orman sahasıyla kaplı bitki örtüsü hakimdir. Kibrya kentinin Kuzeyinde Frigya, batısında Karya ve Likya ve doğusunda da Pisidya bulunur. Antik çağlarda kentin özelliği, güneydeki limanların iç bölgelerle bağlantısını sağlayan bir kavşak olmasıydı.

Tarihi kayıtlarda Kibyra ismi Anadolu’da yaşamış kadim topluluklardan Luvi’lere ait bir isimdir. Amasyalı seyyah Strabon, tuttuğu gezi notlarında, Kibyra halkının Lidya’lı olduğundan bahseder. Kibyra şehir merkezi, küçük hatlarla birbirinden ayrılmış, üç farklı tepeye kurulmuştur. Bu tepeler, küçük çakıl taşlarının zaman içinde bir araya gelip konglomera özü oluşturmasıyla meydana gelmiştir. Şehri taşıyan tepelerde bugün yer yer aşınmalar mevcuttur. Yaklaşık 405 hektarlık bir alana sahip olan kentin, siyasi ve ekonomik gücü, Helenistik dönemle başlar ve Roma İmparatorluğu Döneminde doruk noktasına ulaşır. Genel bütünlüğünü günümüzde de koruyan, Stadion, Tiyatro, Meclis Binası ve Agora, Kibrya antik şehrinin en önemli yapılarıdır. Döneminin stratejik şehirleri arasında yer alan kent, M.S. 23’de büyük bir deprem ile sarsılır. İmparator Tiberius’un emri ile şehir tekrar inşa edilir, bu meşakkatli süreçten sonra görkemli varlığına yeniden kavuşan Kibrya kenti, İmparator Tiberius’a bu süreçte gösterdiği desteklerinden ötürü bir teşekkür mahiyetinde “Caiseria Cibyra” olarak adlandırılır. Asia Eyaletleri içerisinde geçen şehir, M.Ö 43 yılında Asia’nın Roma devletine bağlanması neticesinde Likya Eyaletinin bir parçası olur. Ünlü tarihçi Strabon’un belirttiğine göre Kibrya Kentinde 4 farklı dil konuşulmuştur, bunlar: Pisidya, Solym, Hellen ve Lidya dilleridir. Şehir halkının demir işçiliği ve kakmacılıkta usta oldukları, dericilik ve seramik üretiminde de önemli çalışmalar yaptıkları, kalıntılar üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılmıştır.

MS 417 yılında yaşanan depremle birlikte Kibrya antik kenti, Agora merkezli olarak küçülmeğe başlar. MS V. yüzyıl ve sonrasında kent mimarisinde yaşanan değişim ve dönüşümler artarak devam etmiştir. Kentin surlarla çevrilmesi sonucu Agora, Geç Antikçağ kent merkezine dönüşür. Geriye kalan kısımlar ise moloz örgülü konutlar, hamam ya da atölyeler ve stadion tipi yapıların bulunduğu yerleşkelerdir. Antik çağların Konser düzenlenme salonu olarak bilinen Odeon’un en büyük örneği, Kibyra’dadır. Kente hakim bir tepeye kurulu olan 7500-8000 kişilik Kibyra antik tiyatrosu, döneminin en gözde mimari yapıları arasında sayılmıştır.

Kibyra Antik kentine Antalya istikametinden gelecek olanlar, Çavdır-Denizli yolunu takip ederek Gölhisar ilçesinden sonra Kibyra’ya çıkabilir. Ankara yönünden ulaşım ise İzmir- Aydın- Denizli güzergahını takip eden yol üzerinden sağlanmaktadır.

Kaynakça:

  • Die Inschriften von Kibyra, 1. Die Inschriften der Stadt und ihrer näheren Umgebung. Bonn, Habelt 2002
  • Kibyra 2003, in: 22. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2005)
  • S. Başer: 1988-89 Yılları Kibyra Kurtarma Kazıları [Rettungsgrabung in Kibyra, 1988-89]
  • Ş. Özüdoğru – E. Dündar, “Kibyra Geç Roma -Erken Doğu Roma Mühürlü Unguentariumları”, OLBA XV, 2007
  • Kibyra Kabartmalı Sunakları, Tip, Biçem ve Atölye, (Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü) Antalya, 2011

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*