MİLLİ MÜCADELEMİZİN ŞİİRİ: “İSTİKLAL MARŞI”
MİLLİ MÜCADELEMİZİN ŞİİRİ: “İSTİKLAL MARŞI”
Milli egemenliğimizin destanı olan istiklal Marşı, 17 Şubat 1921 yılında, ilk kez Sеbilürrеşad dergisinde, “Kahraman ordumuza” ithafıyla yayımlanmıştır. Şiir, 1 Mart 1921 tarihinde yapılan meclis görüşmelerinde, Mustafa Kemal’in başkanlığındaki heyet tarafından son 6’ya kalan şiirler arasındadır. Atatürk’ün “Bu marş, bizim inkılabımızın ruhunu anlatıyor” dediği İstiklal Marşı şiiri, Hamdullah Suphi Bey tarafından Kürsüden okunduktan sonra 1. Seçilip, Milli Marş olarak ilan edilmiştir. İstiklal Marşı ,Meclis tarafından Milli Marş olarak belirlendikten sonra, Fransızca, Almanca, Macarca ve Farsçaya çevrilerek tören ve etkinliklerde okunmaya başladı.
İstiklal Marşının Şairi olan Mehmet Akif Ersoy, yüksek vatanseverlik duygularına sahip bir şahsiyetti. Marşın 1. Gelmesinin ardından kendisine verilmek üzere hazırlanan 500 Lirayı almamış, Yoksul kadın ve çocukların meslek öğrenmesi için açılan Darülmеsai’yе verilmesini istemiştir. Şairin bu bağışı “Hakimiyеt-i Milliyе” gazetesinde şu şekilde anlatılmaktaydı.
“ Teberru: Burdur vekili, Muhterem Şair Mehmet Akif beyefendi, Büyük Millet Meclisinde alınan karar gereğince tarafına takdim edilen 500 lira nakit mükafatı almayarak, ödülü, fakir kadın ve yoksul çocuklara iş öğretmek amacıyla kurulmuş Darülmesaiye hediye eylemiştir” oldukça ince ve hassas bir tavır gösteren İstiklal Şairi Mehmet Akif, aynı hassasiyeti, şiiri Safahat adlı kitabına almayarak da göstermiştir. Bunun nedenini soranlara ise Şair “çünkü istiklal marşı bana değil, bu aziz millete aittir” cümlesiyle cevap vermiştir.
Kurtuluş savaşında, canını hiçe sayıp, yedi düvelle çarpışarak vatanını müdafaa edenlere yazılmış istiklal marşı, artık herkesin büyük oranda ezbere okuduğu bir marş olarak dilden dile dolaşmaya başlamıştır. Sonraki yıllarda İstiklal marşı hakkında yapılan bir söyleşide Akif, konuya ilişkin şunları söyler: “Bin bir facia karşısında bunalan ruhlar için yazılmış İstiklal Marşı, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılmaz, onu kimse yazamaz. Onu bende yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazımdır. O şiir artık benim değildir, milletimin malıdır. Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın.”
İstiklal marşını yazdığında 48 yaşında olan Mehmet Akif Ersoy, ilerleyen dönemlerde tekrar mebus olmayı istememiş ve inzivaya çekilmeyi tercih etmiştir. Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine ailesi ile birlikte 1926 yılında Mısır’a gider ve buraya yerleşir. “Firavunla Yüz yüze” isimli şiirini burada yazmıştır. Mısır Üniversitesinde Türk Dili dersleri veren Şair 1935 yılına kadar bu görevini sürdürür. Tarih 1935 yılını gösterdiğinde, artık Mehmet Akif Ersoy hastadır, ölümünün buralarda olmasını istemediği için çarçabuk toparlanarak, 1936 yılında İstanbul’a döner. Milli Şair, İstanbul’da kaldığı Mısır apartmanında, 27 Aralık 1936 günü hayatını kaybetmiştir. Türk bayrağına sarılı tabutu omuzlarda Edirne kapı şehitliğine taşınarak, buraya defnedilir. Cenazesi de hayatı gibi mütevazi olan büyük şair, bu hayattan göçerken ardındaki sevenlerine o veciz sözü bırakıyordu. “Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın.”