Kamuoyunda uzay madenciliği olarak bilinen Asteroit madenciliği, Mars gezegeni başta olmak üzere dünyaya yakın gezegenlerdeki madenlerin çıkarılarak, değerlendirilmesidir. Ekonomik karşılığı oldukça yüksek olan Uzay madenciliği ürünleri, genel olarak asteroitlerden çıkarılan demir, nikel ve titanyum madenlerinden oluşuyor. Maden arama çalışmalarının çok daha kolay ve hızlı yürütülebilmesi için uzaya inşa edilen maden tanıma istasyonlarının hizmet vermeye başlaması oldukça önemli. Uzay istasyonları, arama faaliyetleri süresince uzaydaki ara noktalarda kalacak astronotların yaşam ünitesi olarak planlanmış. Gezegenlerdeki madenlerin çıkarılıp dünyaya getirilebilmesi için kurulacak istasyonlar, Uzay madenciliğinin geleceği açısından büyük önem taşıyor. Asteroitlerdeki arama çalışmaları boyunca ihtiyaç duyulacak kaynaklardan, Su, oksijen ve hidrojenin, doğrudan bu istasyonlarda üretilecek olması, görevli astronotların bu gezegenlerde, dünyaya hiç dönmeden çok daha uzun süre çalışabilmesini sağlayacak.
Dünyanın sahip olduğu madeni element potansiyeli ile ilgili yapılan bilimsel araştırmalar, yakın gelecekte bu kaynaklardan, antimoni, bakır, kalay, çinko, gümüş, kurşun ve altın madenlerinin oldukça azalacağını öngörüyor. Bu veriler ışığında düşünüldüğünde, dünyanın üretim faaliyetlerine devam edebilmesi için Uzay madenciliği ürünlerine duyulan ihtiyacın gün geçtikçe artacağı söylenebilir. Asteroit ve yakın gezegenlerin yüzeylerinde çıkarılmayı bekleyen maden değerindeki elementleri yakın gelecekte dünyanın ekonomik varlığında yer almaya başlayacağı, artık bilinen bir gerçektir. Uzay madenciliği ile dünyaya getirilmesi planlanan elementler şöyle listelenebilir:
- Altın
- Kobalt
- Demir
- Manganez
- Molibden
- Nikel
- Osmiyum
- Paladyum
- Platin
- Renyum
- Rodyum
- Ruthenyum
- Tungsten
Uzay araştırma Enstitüsü NASA‘nın 1997 yılında gerçekleştirdiği saha çalışmaları sonucu, 1.6 km çapındaki bir Asteroidin, yaklaşık 20 trilyon dolar değerinde bir endüstriyel metal varlığına sahip olduğu tespit edildi. Bu asteroidden boyut olarak daha küçük olan M-tipi kategorideki asteroitlerin her birinde de iki milyar ton demir ve nikel madeni bulunuyor. Sadece İki asteroidde bulunan maden potansiyelinin, dünyanın toplam maden ihtiyacına birkaç milyon yıl yetiyor olması, uzay madenciliğinin geleceğimiz açısından ne kadar önemli olduğunu çok iyi anlatmaktadır. 2017 yılında, Uzay madenciliği pazarı 0,49 milyar ABD dolarıyken, bu rakamın, 2025 yılında, 2,84 milyar ABD doları olması bekleniyor. Uzay madenciliğinin geleceği ile ilgili yapılan tüm çalışmalar, yakın gelecekte dünyadaki en karlı işin Uzay madenciliği olacağını gösteriyor. Tüm işlerden daha karlı bir iş koluna dönüşecek olan Asteroit maden sektörü, yeni milyarderler yaratmaya adaydır. Çalışmaların Mars ve Jüpiter arasındaki asteroid olarak adlandırılan gök cisimlerinde yoğunlaşması bekleniyor. Güneş Sistemi’ne dahil olan asteroid sayısının 1 milyonun üzerinde olduğu düşünülürse, maden arama ve çıkarma faaliyetlerinin uzun yıllar boyunca süreceğini söylemek, abartı olmaz.
Dünya’daki mineral madenciliğinin kural ve koşulları mevcut yasalar ile düzenlenmiştir. Dünya madencilik sektörünün sahip olduğu köklü ve sıkı yasaların ilerleyen yıllarda Uzay madenciliği içinde uygulanması, ülkeler arası görüşmelerde sürekli tartışılıyor. Madenciliğe ait, hali hazırdaki köklü yasaların, günümüz uzay madenciliğinin yasal altyapısını oluşturmak için güncelleneceği de yine bir başka haber konusu. Şimdiden büyük bir rekabetin başladığı uzay madenciliği çalışmalarında, toplanan madeni elementlerin dünyaya taşınma sürecinde Ülkelerin güçlü ve saygın şirketleri önemli roller üstlenecek. Türkiye Uzay madenciliği çalışmalarına 2023 yılından itibaren hız verdi. Ay’a kesin iniş yaparak, ilk çalışmalarına başlayacak olan milli uzay üssü ile Türkiye, Uzay madenciliği sektöründeki varlığını tüm dünyaya ilan etmiş olacak.
Bir yanıt bırakın